
Ben çocukken üç yere deniz tatiline giderdik. Çeşme, İstanbul ve Didim. Çeşme ve İstanbul’daki Emlak Kredi Bankası Kamplarına gider 3 hafta kalırdık. İkinci haftadan sonra baygınlık gelse de son günlerde ayrılırken üzülürdük. Genelde hep aynı aynı arkadaşlar ya Çeşme’de ya da İstanbul’da buluşurduk her yıl. Tabi o zamanlar İstanbul Ataköy’de olan kampta denize girebiliyorduk. Ne kolibasili diye bir mikrop vardı hayatımızda ne de mavi bayraklı bir plaj arıyorduk denize girmek için… Diğer tatil yerimiz ise Didim’di. Genelde Ankaralılar tarafından tercih edilen Didim Altınkum’a Plajında uzun saatler geçirirdik. Halamın yazlığı, babamın Didim’deki inşaat işleri, market, yazlık derken, yazlık mekanımız artık Didim olmuştu…
Pandemi ortasında milleten uzak etrafımızda kimse olmasın diye düşünerek 1 saatliğine gittiğimiz plajda, Altınkum plajındaki hatıralarım geçti gözümün önünden. Yürü yürü yine dizlerinde olan deniz hep kalabalıktır. Kumsal altın rengi ve ince sarı kumlarıyla Altınkum plajı da eskisi gibi değil ben de! Artık bir an önce denize girip çıkıp eve gidelim derdindeyiz! Neyse biraz D vitamini depoladık kış için…
Fotoğrafa baktığımda Amerika’dan aldığım mayoyu giydiğimi görüyorum. Bu demek oluyor ki neredeyse 15 yıldır aynı mayo içine girebiliyorum… Umarım pandemi sonrası da aynı ağırlıkta olurum.